Mide mukozasının iltihaplanması, mide ülseri gibi hastalıklar veya mideye zararlı ilaçların kullanılması mide koruyucu, asit önleyici bir madde almayı gerekli kılabilir. Modern tıbbın, etkili ve nazik olan birkaç uygun ilacı vardır. En sık reçete edilen aktif bileşenlerden biri Omeprazol.
Omeprazol nedir?
Aktif bileşen omeprazol, proton pompası inhibitörleri grubuna aittir. Bu aktif bileşenden yapılan müstahzarlar ayrıca antasitler (asit inhibitörleri) veya ülser terapötik ajanlar (ülserleri tedavi etmek için kullanılan ilaçlar) olarak bilinir. Proton pompa inhibitörleri, midenin paryetal hücrelerinde mide asidi oluşumunu önledikleri için mideyi koruyucu bir etkiye sahiptir.
En iyi bilinen ticari isimler arasında Omep® ve Antra MUPS® bulunur. Omeprazol bu arada aktif bileşen adı altında da satılmaktadır. İlk olarak 1989 yılında ilaç şirketi AstraZeneca tarafından onaylandı.
Omeprazol, yetişkinlerde oral kullanım için en yaygın olarak tablet veya kapsül başına 20 mg veya 40 mg dozunda reçete edilir. Katılan hekim, her vakada kesin doza karar verecektir. Omeprazol, 13 milyon paket ile Almanya'da her yıl en sık reçete edilen ilaçlardan biridir.
Farmakolojik etki
Farmakokinetik olarak (vücudun ilacı nasıl kullandığı), omeprazolün aside duyarlı bir aktif bileşen olduğu ve bu nedenle ilacın her zaman enterik bir formda verildiği unutulmamalıdır. Çoğu durumda, mide suyuna dirençli maddeler bir havanda öğütülmemeli veya yarıya indirilmemelidir, çünkü ilacın aktif bileşeni aksi takdirde mide asidi tarafından sindirilebilir ve bağırsakta emilemez.
Bağırsak yoluyla kan dolaşımına girer ve ancak o zaman midenin paryetal hücrelerine ulaşır. Vücuttaki etki 1-3 saat sonra zirveye ulaşır; omeprazol yaklaşık 45 dakika sonra yarı ömrüne ulaşır. Çoğu ilaçta olduğu gibi, aktif bileşen karaciğer yoluyla atılır.
Farmakodinamik olarak (ilacın vücutta nasıl çalıştığı) omeprazolün doğrudan midenin asit üreten paryetal hücrelerine etki ettiği ve bu şekilde proton potasyum ATPaz'ı inhibe ettiği söylenebilir. En iyi sonuçlar için omeprazol genellikle aç karnına bir yudum su ile alınır.
Tıbbi uygulama ve kullanım
Omeprazol, çok az yan etkiye sahip etkili bir ilaç olarak, gastrointestinal sistemin çeşitli enflamatuar veya ülseratif hastalıklarının tedavisinde ve hatta profilaksi için kullanılmaktadır. Hem kronik hem de akut hastalıklar için kullanılır. Bunlar arasında genellikle Helicobacter pylori bakterisinin neden olduğu gastrit, mide ülseri (Ulcus ventriculi), duodenal ülser (Ulcus duodeni), kalıcı mide ekşimesi nedeniyle yemek borusu iltihabı (reflü özofajit) ve Zollinger-Ellison sendromu, a mideyi aşırı tuz üretmesi için uyarır.
Parasetamol veya asetilsalisilik asit (ASS® / Aspirin®), kortizon ve çok sayıda antibiyotik gibi ağrı kesiciler (steroidal olmayan antienflamatuvar ilaçlar) gibi bazı ilaçlar mide mukozasına zarar verebilir. Burada omeprazol genellikle profilaktik olarak uygulanır.
Omeprazol genellikle kapsül şeklinde verilir, tabletler ve infüzyonlar da kullanılır. Omeprazol 14 günden fazla alınmamalıdır.
Riskler ve yan etkiler
Tüm reçeteli ilaçlarda olduğu gibi omeprazol de riskler ve yan etkilerle ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, omeprazol asla açık tıbbi tavsiye olmadan alınmamalıdır. Aktif bileşen genellikle çok iyi tolere edilir, bu nedenle nadiren yan etkiler görülür. Ancak karaciğer fonksiyonunda değişiklikler, yorgunluk ve yorgunluk, eklem ağrısı, baş dönmesi, uyku bozuklukları, saç dökülmesi, cilt reaksiyonları, kabızlık, unutkanlık ve B12 vitamini eksikliği ortaya çıkabilir.
Gastrointestinal sistem bozuklukları da ortaya çıkabilir. Hepatit, Stevens-Johnson sendromu veya pankreas iltihabı (pankreatit) gibi ciddi yan etkiler çok nadirdir.
Diğer aktif maddelerle istenmeyen etkileşimler nedeniyle omeprazol, klopidogrel, atazanavir, astemizol, karbamazepin, sisaprid veya klaritromisin ile birlikte alınmamalıdır. K vitamini antagonistleri ve benzodiazepinler de omeprazol ile etkileşime girer.
Aktif maddeye aşırı duyarlılık durumunda kullanım kontrendikedir. Şu anda tartışılan tez, omeprazolün pnömoni gibi bakteriyel hastalıkları teşvik edip etmediğidir ki bu henüz net bir şekilde kanıtlanmamıştır. Proton pompası inhibitörleri kalsiyum emilimini azaltabileceğinden, uzun süreli kullanımın kemik kırılma riskini artırdığı gösterilmiştir.